Yeni nesil Z kuşağı, sosyal medya ve teknolojiyle iç içe büyüyerek, dünya genelindeki yaşam dinamiklerine farklı bir bakış açısı kazandırdı. Bu kuşağın kendi yaşamlarının dışında gördükleri bireyleri nasıl algıladıkları ise oldukça dikkat çekici. Bir araştırma, Z kuşağının ''ihtiyar'' bulduğu yaş grubunu içerdiği sonuçlarla birlikte, gençlerin yaşlılık kavramına bakışını gün yüzüne çıkardı.
Z kuşağı, 1997 ve 2012 yılları arasında doğan gençlerden oluşmaktadır. Bu grup, dijital teknolojilerin egemen olduğu bir dünyada büyüme fırsatı bulmuş, bu nedenle de klasik yaş kavramları onların gözünde değişiklik göstermektedir. Araştırmalar göstermektedir ki, bu kuşağın ''ihtiyar'' bulduğu yaş just 40’tir! Evet, doğru duydunuz. Z kuşağı için 40'ında olan insanlar, artık yaşlılık evresine girmiş sayılıyor.
Daha önceki kuşaklar, 40 yaşının ortalamada bir yaşam evresi olarak algılar ve çoğu zaman bu yaş grubu hala aktif bir şekilde çalışmaya devam ederken, Z kuşağı böyle düşünmüyor. Bu durum, onların sürdürdükleri hızlı yaşam tarzı ve hemen her şeyin anında ulaşılabilir olmasıyla yakından ilişkilidir. Z kuşağı, tüm ihtiyaçlarını teknoloji üzerinden hızlı bir şekilde çözüme kavuşturabiliyor, bu yüzden daha fazla deneyim edinme ve aktif yaşam sürmeye odaklanıyorlar. İşte bu nedenledir ki, 40 yaşında olan bireyler, 'eski' veya 'yaşlı' olarak nitelendiriliyor.
Z kuşağının yaş anlayışını etkileyen bazı faktörler, kültürel normlar ve toplumsal beklentilerdir. Bu nesil, sosyal medya aracılığıyla sürekli etkileşimde bulunarak ilerleyen yaşlarına gelmeden deneyim paylaşımı yapabiliyor. 30’lu yaşlardaki bireyler, Z kuşağının gözünde, yaşları itibarıyla gergin bir yaşam tarzına geçiş yaptıkları düşünüldüğünden, "yaşlı" algısı daha belirgin hale geliyor. Aile için düzenlenen etkinliklerde, iş hayatındaki belirsizliklerde ve hatta arkadaş ilişkilerinde, Z kuşağı, belirsizlik dolu bir dünyada ilerlemenin felsefesini geliştirdi.
Diğer taraftan, bu kuşağın ihtiyaç ve beklentilerinin tatmin edilmesi, yalnızca fiziksel yaşları ile değil, aynı zamanda yaşadıkları deneyimlerle de değerlendirilir. Örneğin, Z kuşağının sıkça kullandığı sosyal medya platformları; Facebook, Instagram, TikTok ve Snapchat gibi uygulamalar üzerinden etkileşim sağlayarak, karşılıklı deneyim paylaşımını teşvik eder. Bu platformlar aracılığıyla, aynı yaştaki bireyler arasında bilgi alışverişi ve sosyal desteklenme sık bir şekilde görülmektedir. Ancak, daha fazla deneyim ve inovasyona açık olan Z kuşağı, farklı alanlarda gelişim gösterebiliyor ve bu nedenle de yaşça büyük bireylerle olan ilişkilerinde kendilerini ikincil bir konumda görmekte ve zor anlar yaşayabilmektedir.
Sonuç olarak, Z kuşağının 'ihtiyar' olarak nitelendirdiği yaş grubu üzerine yapılan bu araştırma, gençlerin sosyal normlara, geleneksel ilişkilere ve yaşlanmaya dair bakış açılarını sorgulamalarına yol açıyor. Yaşlılık ve yaş almak, sadece dönemin getirdiği bir olgu olmaktan öte, zihinsel bir algı ve toplumsal bir yapıdır. Belki de bu değişim, Z kuşağının kendisini sürekli genç hissetme çabası ve toplumsal beklentilere verdiği tepki olarak tanımlanabilir. Uzun vadede, bu yaklaşım toplumsal ilişkileri ve bireysel yaşamları da etkilemeye devam edecektir.
Z kuşağının durumu, sadece bir yaş algısıyla sınırlı kalmayacak, aynı zamanda bireysel ve toplumsal ilişkilerine de yansıyacak bir olgudur. Onlar için önemli olan; deneyim, öğrenme ve kendilerini geliştirme süreçleridir. Yaş ilerledikçe 'ihtiyar' olarak adlandırdığı yaş grubu için belki de kalıpları tamamen yıkabilecek bir kuşak! Bakalım Z kuşağının bu bakış açısı, gelecek nesiller için nasıl bir miras bırakacak?