Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın sağlık hizmetleri konusundaki politikaları, birçok doktor ve sağlık uzmanı tarafından eleştirilmeye devam ediyor. Trump yönetiminin uyguladığı sağlık politikaları ve sigorta düzenlemeleri, özellikle en savunmasız gruplar için ciddi sonuçlar doğurabilir. Uzmanlar, bu politikaların 4 milyon kişiyi ölüm riski altında bıraktığını belirtiyor. Peki, sağlık hizmetleri üzerindeki bu tartışmalı değişiklikler ivme kazanırken, halk sağlığını ne gibi tehditlerin beklediği konusunda neler biliniyor?
Trump'ın 2017'de başlattığı sağlık politikaları, Affordable Care Act (Obamacare) üzerinde ciddi değişiklikler yapılmasını amaçlıyordu. Yapılan değişiklikler arasında, sağlık sigortalarının kapsamının daraltılması ve birçok bireyin sigorta kapsamının dışına itilmesi yer alıyordu. Bu değişiklikler sonucunda, özellikle düşük gelirli ve muhtaç durumda olan bireylerin sağlık hizmetlerine erişimi kısıtlandı. 2023 itibarıyla, bu durumun daha da kötüleştiği ve yaklaşık 4 milyon kişinin sağlık hizmeti alamamakta olduğu ifade ediliyor.
Uzmanlar, sağlık hizmetlerine erişim eksikliği yaşayan bu bireylerin, ciddi sağlık sorunları ile karşılaşabileceklerini ve bunun sonucunda hastaların hayatlarını kaybetme riskinin belirgin şekilde arttığını belirtiyor. Trump’ın sağlık politikalarının, sadece bireylerin değil, toplumun genel sağlığı üzerinde de olumsuz etkileri olacağına dikkat çekiliyor. Bu süreçte, sağlık hizmetlerine erişimin kısıtlanmasının yanı sıra, ruh sağlığı hizmetlerinin de büyük ölçüde azaltıldığı görülmektedir.
Birçok sağlık uzmanı, özellikle kronik hastalıkları bulunan bireylerin tedavi süreçlerinin aksamasının, ölüm oranlarını artırabileceği konusunda uyarıyor. Kalp hastalığı, diyabet gibi durumların düzenli takip edilmemesi, hastaların ciddi sağlık sorunları ile karşılaşmasına yol açabiliyor. Sağlık alanında yapılan kesintilerin, özellikle bu kişilerin hayatlarını tehdit ettiğini vurgulayan uzmanlar, tedaviye ulaşamadıkları takdirde bu tür hastalıklara bağlı ölümlerin artabileceğini bildiriyor.
Bu duruma ek olarak, psikolojik destek hizmetlerine erişimin azalması, birçok bireyin ruh sağlığını tehdit edebiliyor. Yeni yapılan bir araştırma, ruhsal rahatsızlıkları bulunan bireylerin, tedavi edilmedikleri takdirde kendilerine ve çevrelerine zarar verebilecek eylemlerde bulunma olasılığının arttığını gösteriyor. Uzmanlar, Trump yönetiminin sağlık politikalarının tüm bu karmaşık durumları göz önünde bulundurmaktan uzak olduğunu vurguluyor.
Sosyal adalet ve sağlık alanındaki eşitsizlikler, bu politikaların arka planındaki en büyük sorunlardan biri olarak öne çıkıyor. Çeşitli toplumsal grupların sağlık hizmetlerine erişiminin engellenmesi, toplumda derin yaralar açabilir. Sağlık sisteminin sürdürülebilirliği açısından, gelecekte daha fazla insanın sağlık hizmetlerinden nasıl yararlanacağına dair yapısal değişikliklerin yapılması gerekliliği, tartışmalara neden oluyor.
Sonuç olarak, Trump’ın sağlık politikaları eleştirilmeye devam ederken, uzmanlar bu durumun toplum sağlığı üzerindeki uzun vadeli etkilerini geçmişte de olduğu gibi ele alıyorlar. Toplumun her kesimine sağlık hizmetleri sunulamazsa, hem bireylerin hem de genel halk sağlığının ciddi tehlikelerle karşılaşacağı aşikardır. Trump’ın uyguladığı sağlık politikalarının bedelini, en savunmasız bireylerin ödüyor olması, bu meselenin ciddiyetini vurgulayan önemli bir detaydır. Herkes için eşit ve ulaşılabilir sağlık hizmetlerinin sağlanması gerekliliği, önümüzdeki dönemde daha fazla tartışılacak bir konu olmalıdır.