Gaziantep, Türkiye’nin güneydoğusunda yer alan ve tarihi boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan bir şehir. Bu kültürel zenginliğin bir parçası da Gaziantep'in asırlık el sanatlarıdır. Ancak günümüzde bu geleneksel zanaatlar, modern yaşamın getirdiği değişimler ve genç neslin ilgi alanlarının farklılaşması nedeniyle yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Asırlardır süregelen bu meslekler, sadece birer ekonomik faaliyet olmanın ötesinde, şehrin kültürel kimliğinin ayrılmaz bir parçasıdır.
Gaziantep, bakır, kilim dokuma, ve el işi ürünleriyle meşhur bir şehir. Bakır işçiliği, yerel ustaların yıllar süren tecrübeleri ve ustalıkları ile günümüze kadar ulaştı. Ancak gençler arasında bu mesleklere olan ilginin azalması, ustaların emeklerinin kaybolmasına neden olma riski taşıyor. Her biri kendine özgü teknikler ve detaylar içeren bu sanatlar, yalnızca birer ürün değil, aynı zamanda o ürünlerin üretim süreçleriyle birlikte birer hikaye de taşıyor.
Gaziantep el sanatlarının en dikkat çekici özelliklerinden biri de, bu mesleklerin kuşaktan kuşağa aktarılarak süregelmesidir. Ancak günümüzde pek çok genç, bu işi bir kariyer olarak görmemekte ve daha farklı iş alanlarını tercih etmektedir. Özellikle dijital alanların ve modern teknolojilerin sağladığı fırsatlar, gençlerin geleneksel zanaatlar yerine teknoloji tabanlı iş kollarına yönelmesine sebep oluyor. Bu durum, Gaziantep'in el sanatlarının geleceğini tehdit ediyor ve mevcut ustaları endişelendiriyor.
Bu durumu değiştirmek adına çeşitli çözümler geliştirilmeli. Öncelikle, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları, gençler arasında geleneksel zanaatlara yönelik bir farkındalık oluşturacak projeler başlatmalı. El sanatlarının eğitimi ve tanıtımı için atölye çalışmaları, sergiler ve festivaller düzenlenebilir. Bu tür etkinlikler, hem gençleri zanaatın içine çekebilir hem de mevcut ustalara destek olma fırsatı sunar.
Ayrıca, gençlerin bu alanlarda kariyer yapmalarını teşvik etmek amacıyla burs programları veya girişimci destekleri gibi finansal kaynaklar sağlanmalıdır. Örneğin, bakır işçiliği veya kilim dokuma gibi alanlarda eğitim almış gençlere, kendi iş yerlerini açmaları veya var olan ustalarla birlikte çalışarak deneyim kazanmaları için çeşitli destekler sunulabilir. Bu tür adımlar, hem gençlerin bu mesleklere olan ilgisini artıracak hem de Gaziantep’in kültürel zenginliğini koruma adına önemli birer katkı sağlayacaktır.
Sonuç olarak, Gaziantep’in geleneksel zanaatları sadece birer ekonomik değer değil, aynı zamanda bir kültürel mirası temsil ediyor. Bu mirası korumak, yalnızca şehre değil, tüm Türkiye’ye fayda sağlayacaktır. Aksi halde, yok olma riskiyle karşı karşıya olan bu el sanatları, sadece geçmişte kalacak ve gelecek nesillerin tanıyamayacağı birer hikaye haline gelecek. Gelecek için birlikte hareket edilmeli ve bu değerli geleneklerin sürdürülebilirliği sağlanmalıdır. Bu, hem Gaziantep hem de Türkiye için bir sorumluluktur.