Bir ailenin en zor dönemlerinden biri olan kayıplarda, bireylerin hissettikleri çaresizlik ve umutsuzluk bir türlü geçmez. Ancak bazen bu karanlıkta bir umut ışığı, kaybolan sevilen birinin dönüşü ile yanabilir. İşte tam da böyle bir hikaye, acılı bir babanın dilinden dökülen cümlelerde can buluyor. İzmir'de yaşayan bir baba, yıllardır kayıp olan çocuğu için taşıdığı umut ve sırları ile dikkatleri üzerine çekti. "Doktora gitti, gelecek diyorum" ifadeleriyle duygularını dile getiren baba, yaşadığı bu zor sürecin ne denli derin ve düşündürücü olduğunu aktardı. Bu haber, kayıp çocuklar ve ailelerinin yaşadığı zorlukları bir nebze olsun anlayabilmemize olanak tanıyan çarpıcı detaylar barındırıyor.
İzmirli baba Ömer Yılmaz, yıllar önce kaybolan oğlu Ali'nin peşinden ayrılmadık bir an bile geçiriyor. Ali, 2018 yılında 7 yaşında iken aniden evlerinden kayboldu. Aile, her şekilde oğullarını aradı; ancak ne yazık ki sonuç alamadı. Her gün, evin bahçesine çıkıp "Ali, neredesin?" diye bağıran baba, yıllar süren bu acı o kadar derin ki, zamanla dostları ve akrabaları onun yaşadığı duygusal çöküntüyü anlamamaya başladı. Birçok kez çeşitli yardım kuruluşları ve güvenlik güçleri ile iş birliği yapan Ömer Yılmaz, umudunun hiç bitmediğini, her gün Ali'nin geri döneceği umuduyla yaşadığını defalarca dile getirdi.
Ömer Yılmaz, çocuğunun kaybolmasının üzerinden geçen zaman içinde yaşadığı psikolojik zorluklarla beraber, insanların ona ve ailesine karşı gösterdiği tutumları da düşündürücü buluyor. Herkesin acısını yanlış bir şekilde yargılayacağını belirten baba, "Doktora gitti, gelecek diyorum" ifadesini kullanarak, oğlunun kaybolduğu gün yaşanan esrarengiz bir olayda başvurdukları bir psikoloğun etkisini aktararak düşünceleriyle ilgili önemli ipuçları veriyor. "Psikolog, bazen kaybolma olaylarının arka planda derin bir anlamı olabileceğini, özellikle çocuklar için belirli bir travma sonrası gelişebileceğini söyledi. Ben de bu yüzden ‘Ali’nin, belki de bir gün geri döneceğine inanıyorum" diyor.
Ömer Yılmaz'ın bu açıklamaları, yalnızca bir babanın kalbindeki umut değil, aynı zamanda kayıplarla mücadele eden tüm ailelerin duygu dünyalarına da bir kapı aralıyor. Onlarca kaybolan çocuk hikayesinin ardında, kayıpların psikolojik yönü üzerinde kafa yormamız gereken gerçekler yatıyor. Kayıp çocuklar meselesi, toplumsal bir problem olmasının yanı sıra, geniş bir psikolojik çerçeve içerisinde değerlendirilmesi gereken bir konudur. Ömer Yılmaz gibi ailelerin, yaşadıkları dramın yanı sıra, kayıplarının arka planındaki potansiyel travmaları da göz önünde bulundurmamız gerektiği bir kez daha ortaya çıkıyor.
Her an umudunu kaybetmemek için savaşan Ömer Yılmaz, doğru iletişimin önemine de dikkat çekiyor. "Toplumun kayıplar üzerine duyarlılık kazanması, ailelerin yaşadığı bu süreci anlaması zorunludur." diyen baba, bazen kaybedilenlerin geri dönebilmesi için toplumun desteğinin çok önemli olduğunu belirtiyor. Kayıp çocuklar konusu, sadece bir aileyi değil, tüm toplumu etkileyen bir mesele haline dönüşüyor. Bu nedenle, toplum olarak bu tür dramları daha fazla anlamak ve empati göstermek gerekiyor.
Sonuç olarak, kaybolmuş bir çocuğun ailesi için her an bir umut hüzün kaynağıdır. Ömer Yılmaz’ın hikayesi, insanların görebileceği en büyük duygusal dramlardan birini yansıtıyor. "Doktora gitti, gelecek diyorum" diyen bir baba olarak denizlerin derinliklerinden çaresizliğin karanlık noktalarına kadar yaşadığı bu dram, sadece bir ailenin kaybı değil, aynı zamanda insanlığın kaybolmuşluğu üzerine düşünmemize de teşvik ediyor. Umut her zaman var, yeter ki inatla beklemeyi bilelim.